Alanya geçtiğimiz günlerde şiddetli yağışların getirdiği sorunlarla mücadele ediyor. Alanya halkı ve esnafı hala yaralarını sarma derdinde. Yağmurun şiddeti elbette önemliydi; ancak ortaya çıkan manzaraya sadece “aşırı yağış” diyerek Allah’ın rahmetini afet diyerek geçiştirmek yerel yönetimler için en kolay bahane.
Alanya sokaklarını dereye çeviren, araçları sürükleyen, esnafı ve vatandaşları milyonlarca lira zarara uğratarak mağdur eden bu tablo, sürekli dile getirilen ama bir türlü çözülemeyen altyapı sorununun açık bir göstergesi.
Alanya’nın altyapı kapasitesi, bölgede artan nüfus ve yapılaşma nedeniyle yetersiz kaldığı bir gerçek. Vatandaşın ve esnafın dile getirdiği kadarıyla; yağmur suyu tahliye kanalları yetersiz, bazı bölgelerde bakım eksik, çoğu noktada ise mevcut hatlar tıkanmış durumda. Belediyenin bu tür afetlere karşı aldığı önlemlerin yetersiz olduğu gerçeği vatandaşın ve esnafın yaşadığı sorunlarla gün gibi ortada. Buna rağmen soruna kalıcı bir çözüm yerine geçici müdahalelerle günü kurtarma anlayışı sürdürülmeye çalışılıyor. Ta ki bir sonraki yağmurda şehir yeniden sular altında kalana kadar.
Her yağmur sonrası aynı görüntülerin yaşanması, sorunun doğada değil, hazırlıksızlık ve plansız altyapı çalışmalarında olduğunu kanıtlıyor. Kaldırımların yenilenmesi, peyzaj çalışmaları, estetik düzenlemeler Alanya için elbette önemli; fakat bir kent yönetiminin asıl önceliği, vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamak olmalı. Alanya’da bu önceliğin geri planda kaldığını son zamanlardaki yağışlarda yaşananlar açıkça gösteriyor.
Bir de Atatürk Bulvarı üzerindeki rögar çalışmalarının eksik ve plansız yapılması koca bir bulvarı göle çevirmiş durumunda.
Aşırı yağışlar sadece bulvarları ve caddeleri değil, kurumlarla vatandaş arasındaki güven yollarını da etkiler. Her şiddetli yağış, altyapıyı test ettiği kadar belediyelerin kriz yönetimini, iletişim reflekslerini ve halkla ilişkiler kapasitesini de ortaya çıkartır.
Belediyeler elbette her felaketin önüne geçemeyebilir; ancak etkilerini azaltmak, hazırlıklı olmak ve riskleri minimize etmek belediyelerin temel görevidir. Alanya’nın turizm kimliği, marka değeri ve ekonomik gücü, daha güçlü bir altyapı ve daha etkili bir kriz yönetimini fazlasıyla hak ediyor.
Alanya için artık mazeret değil, çözüm zamanı. Alanya halkı yağmur yağdığında panik değil, güven hissetmek istiyor. Alanya Belediyesi’nin aşırı yağışları bir “uyarı” olarak değil, bir “milat” olarak görmesi ve Alanya’ya yakışan altyapı yatırımlarını hayata geçirmesi bekleniyor.
Aşırı yağışlar doğaldır. Ülkemizin her bölgesinde zamanla yaşanabilir. Ancak belediyelerin afet karşısındaki tutumu, sadece bugünü değil, gelecekteki yerel yönetim anlayışını da şekillendirir. Güçlü belediyecilik, yalnızca asfalt ve betonla değil; güven, iletişim ve dayanışmayla halk karşısında var olur.
Sel anında ve sonrasında süreç; önleme, müdahale ve iyileştirme olarak üç temel aşamada ele alınılırsa Alanya halkı her alanda kendini güvende hissedecektir.
Unutulmamalıdır ki afetler sonrası geriye kalan çamurlu sokaklar değil; halkın hafızasıdır.